ULAŞIMDA NET SIFIR EMİSYON

Net Sıfır Emisyon, atmosfere salınan sera gazı miktarının, karbon dengeleme ve emisyon azaltma yöntemleri ile dengelenerek sıfırlanmasıdır. Dolayısıyla, doğrudan salımların tamamen ortadan kaldırılması değil, salınan karbondioksidin dengeye getirilmesi anlamına gelir.
Bu nedenle “sıfır” değil “net sıfır” olarak ifade edilmektedir. Ulaşım sektörü sera gazı emisyonlarında önemli bir paya sahip olması nedeniyle bu alanda atılacak adımlar net sıfır emisyon hedeflerine büyük katkı sağlayacaktır.
Ayrıca, ulaşım sektörü karbon salımı azaltımı ve yeşil dönüşüm odağında en hızlı ve etkili çözümler getirecek alanlardan biridir. Sıfır emisyonlu araçların (elektrikli, hidrojen vb.) yaygınlaştırılması, toplu taşıma sistemleri ve aktif hareketlilik modlarının teşviki, yenilenebilir enerji kullanımı vb. stratejiler ulaşımda emisyonları azaltmada etkili yollar arasındadır.
Bu nedenle “sıfır” değil “net sıfır” olarak ifade edilmektedir. Ulaşım sektörü sera gazı emisyonlarında önemli bir paya sahip olması nedeniyle bu alanda atılacak adımlar net sıfır emisyon hedeflerine büyük katkı sağlayacaktır.
Ayrıca, ulaşım sektörü karbon salımı azaltımı ve yeşil dönüşüm odağında en hızlı ve etkili çözümler getirecek alanlardan biridir. Sıfır emisyonlu araçların (elektrikli, hidrojen vb.) yaygınlaştırılması, toplu taşıma sistemleri ve aktif hareketlilik modlarının teşviki, yenilenebilir enerji kullanımı vb. stratejiler ulaşımda emisyonları azaltmada etkili yollar arasındadır.

2015’te kabul edilen Paris Anlaşması,
küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelere göre 2 derecenin altında,
mümkünse 1,5 dereceyle sınırlamayı hedefliyor.
Peki, neden 1,5 derece?
Bilimsel araştırmalar (IPCC), 2 dereceyi aşan bir ısınmanın, deniz seviyelerinin yükselmesi, şiddetli hava olayları ve biyoçeşitlilik kaybı gibi geri dönülemez etkiler yaratacağını öngörüyor. 1.5°C’lik sıcaklık artışı, dünya genelinde iklim felaketlerinin, ekosistem tahribatının ve doğal afetlerin önlenmesi için belirlenen maksimum sınırdır. 1,5 derece sınırını aşmadan denge sağlamak, riskleri azaltmada kritik bir önemdir.
küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelere göre 2 derecenin altında,
mümkünse 1,5 dereceyle sınırlamayı hedefliyor.
Peki, neden 1,5 derece?
Bilimsel araştırmalar (IPCC), 2 dereceyi aşan bir ısınmanın, deniz seviyelerinin yükselmesi, şiddetli hava olayları ve biyoçeşitlilik kaybı gibi geri dönülemez etkiler yaratacağını öngörüyor. 1.5°C’lik sıcaklık artışı, dünya genelinde iklim felaketlerinin, ekosistem tahribatının ve doğal afetlerin önlenmesi için belirlenen maksimum sınırdır. 1,5 derece sınırını aşmadan denge sağlamak, riskleri azaltmada kritik bir önemdir.

Paris Anlaşması, iklim değişikliğiyle mücadele amacıyla 2015 yılında imzalanmış küresel bir anlaşmadır. Temel hedefi, insan kaynaklı sera gazı emisyonlarını azaltarak, küresel sıcaklık artışını sanayileşme öncesi seviyelere göre 2°C altında tutmak ve mümkünse 1,5 °C sınırlandırmaktır.
Bu anlaşma, tüm ülkelerin “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler” ilkesiyle iklim değişikliğine karşı katkıda bulunmalarını hedefler.Ulaşım sektörü, küresel karbon emisyonlarının önemli bir bölümünü oluşturur ve bu oran giderek artmaktadır.
Bu nedenle ulaşım sektörü, Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmada kritik bir rol oynamaktadır.
Paris Anlaşmasını okumak için tıklayınız.
Bu anlaşma, tüm ülkelerin “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler” ilkesiyle iklim değişikliğine karşı katkıda bulunmalarını hedefler.Ulaşım sektörü, küresel karbon emisyonlarının önemli bir bölümünü oluşturur ve bu oran giderek artmaktadır.
Bu nedenle ulaşım sektörü, Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmada kritik bir rol oynamaktadır.
Paris Anlaşmasını okumak için tıklayınız.
AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI

2050’ye Kadar İklim-Nötr Bir Kıta!
2019’da başlatılan bu anlaşma, enerji, ulaşım, tarım ve sanayi gibi alanlarda karbon emisyonlarını azaltmayı, sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmeyi ve çevreyi korumayı amaçlayan kapsamlı stratejiler sunuyor.
2019’da başlatılan bu anlaşma, enerji, ulaşım, tarım ve sanayi gibi alanlarda karbon emisyonlarını azaltmayı, sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmeyi ve çevreyi korumayı amaçlayan kapsamlı stratejiler sunuyor.

Ulaşım sektörü,
AB’nin toplam karbon emisyonlarının %25’inden sorumlu. Yeşil Mutabakat, daha sürdürülebilir ve çevre dostu bir ulaşım için çözümler sunuyor. Bu amaçla elektrikli araçlardan demiryolu yatırımlarına, alternatif yakıtlardan çevreci teknolojilere kadar pek çok adım atılıyor!
AB’nin toplam karbon emisyonlarının %25’inden sorumlu. Yeşil Mutabakat, daha sürdürülebilir ve çevre dostu bir ulaşım için çözümler sunuyor. Bu amaçla elektrikli araçlardan demiryolu yatırımlarına, alternatif yakıtlardan çevreci teknolojilere kadar pek çok adım atılıyor!

2053 Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda Türkiye, enerji, ulaşım ve sanayi gibi sektörlerde yeşil dönüşüm projelerini hayata geçiriyor.
Fosil yakıt kullanımının azaltılması, yenilenebilir enerji proje teşvikleri ve
sürdürülebilir ulaşım çözümleri bu dönüşümün temelini oluşturuyor.
Fosil yakıt kullanımının azaltılması, yenilenebilir enerji proje teşvikleri ve
sürdürülebilir ulaşım çözümleri bu dönüşümün temelini oluşturuyor.

Türkiye, Ulaşımda Sürdürülebilir Çözümler için Harekette!
Elektrikli ve Hibrit Araçlar:
Togg üretimiyle büyük bir adım; şarj altyapısı yatırımları hızla devam ediyor.
Elektrikli Toplu Taşıma:
Ankara ve İzmir’de elektrikli otobüs projeleri başlatıldı.
Demiryolunu Güçlendirme:
Hızlı tren yatırımlarıyla demiryolunun ulaşımdaki payı artırılıyor.
Karayollarında Çevreci Çözümler:
Enerji verimliliği ve çevreci yakıt teşvikleri uygulanıyor.
Havacılık ve Denizcilik:
ICAO CORSIA ile karbon salınımı azaltılıyor, limanlarda yenilenebilir enerji teşvik ediliyor.
Finansman Programları:
AB IPA fonları ve Dünya Bankası desteğiyle projeler hayata geçiriliyor.
Elektrikli ve Hibrit Araçlar:
Togg üretimiyle büyük bir adım; şarj altyapısı yatırımları hızla devam ediyor.
Elektrikli Toplu Taşıma:
Ankara ve İzmir’de elektrikli otobüs projeleri başlatıldı.
Demiryolunu Güçlendirme:
Hızlı tren yatırımlarıyla demiryolunun ulaşımdaki payı artırılıyor.
Karayollarında Çevreci Çözümler:
Enerji verimliliği ve çevreci yakıt teşvikleri uygulanıyor.
Havacılık ve Denizcilik:
ICAO CORSIA ile karbon salınımı azaltılıyor, limanlarda yenilenebilir enerji teşvik ediliyor.
Finansman Programları:
AB IPA fonları ve Dünya Bankası desteğiyle projeler hayata geçiriliyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİR ULAŞIM

Ulaştırma sektörü, küresel karbon emisyonlarının yaklaşık %21’ini oluşturarak karbon ayak izimizi artıran en büyük etkenlerden biri.
Türkiye, bu etkiyi azaltmak için önemli adımlar atıyor:
Demiryolu yatırımları artırılıyor. Elektrikli araç kullanımı yaygınlaştırılıyor. Toplu taşıma teşvik ediliyor, bisiklet yolları yaygınlaştırılıyor.
Türkiye, bu etkiyi azaltmak için önemli adımlar atıyor:
Demiryolu yatırımları artırılıyor. Elektrikli araç kullanımı yaygınlaştırılıyor. Toplu taşıma teşvik ediliyor, bisiklet yolları yaygınlaştırılıyor.

Gelecek İçin Sürdürülebilir Ulaşım!
Sürdürülebilir ulaşım, sadece çevreyi korumakla kalmaz;
aynı zamanda ekonomik ve toplumsal faydalar da sağlar.
Türkiye bu hedefler doğrultusunda: Elektrikli otobüs ve tramvaylarla toplu taşımayı geliştirmeye, Bisiklet yollarını yaygınlaştırarak çevreci ulaşımı teşvik etmeye, Demiryolu yatırımlarıyla uzun mesafeli taşımada karbon salımını azaltmaya devam ediyor.
Sürdürülebilir ulaşım, sadece çevreyi korumakla kalmaz;
aynı zamanda ekonomik ve toplumsal faydalar da sağlar.
Türkiye bu hedefler doğrultusunda: Elektrikli otobüs ve tramvaylarla toplu taşımayı geliştirmeye, Bisiklet yollarını yaygınlaştırarak çevreci ulaşımı teşvik etmeye, Demiryolu yatırımlarıyla uzun mesafeli taşımada karbon salımını azaltmaya devam ediyor.
TÜRKİYE’NİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE MÜCADELEDE YOL HARİTASI

Günümüzde iklim değişikliğinin olumsuz etkileri giderek daha fazla hissedilmektedir. Aşırı sıcak hava dalgaları, şiddetli yağışlar, buzulların erimesi, sel ve kuraklık gibi olaylar hem bölgesel hem de küresel ölçekte artış göstermektedir. Bu durumun en önemli nedeni, sanayi devriminden bu yana fosil yakıtların yoğun şekilde kullanılmasıyla atmosfere salınan sera gazı emisyonlarının hızla yükselmesidir. Bu artış, 1850’den 2020’ye kadar ortalama küresel sıcaklığın yaklaşık 1,1°C yükselmesine neden olmuştur. Mevcut eğilimin sürmesi durumunda, bu yüzyılın sonunda sıcaklık artışının 3°C’yi bulması beklenmektedir.
İklim değişikliği ile mücadele, küresel işbirliği gerektiren bir meseledir. Bu kapsamda, 1992 yılında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS), 1997 yılında Kyoto Protokolü ve 2015 yılında Paris Anlaşması kabul edilmiştir. Paris Anlaşması, küresel sıcaklık artışını sınırlamaya yönelik somut hedefler belirleyen bir dönüm noktasıdır. Anlaşma, sıcaklık artışını 1,5°C ile sınırlandırmak için 2030’a kadar %45 emisyon azaltımı ve 2050’ye kadar net sıfır emisyon hedeflerini ortaya koymaktadır. Ayrıca, taraf ülkelerden Ulusal Katkı Beyanlarını (NDC) düzenli olarak güncellemeleri istenirken aynı zamanda bu ülkeler uzun dönemli net sıfır emisyon stratejilerini de hazırlamaya davet edilmektedir. 2023 yılı itibariyle Paris Anlaşması’na taraf olan 195 ülkeden 153’ü NDC’lerini güncellemiştir. 75 ülke ise uzun dönemli net sıfır emisyon stratejilerini BMİDÇS Sekreteryası’na sunmuştur.
Türkiye, 2004 yılında BMİDÇS’ye taraf olmuş ve “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar” ilkesi çerçevesinde emisyon azaltımı ve iklim değişikliğine uyum çalışmalarını sürdürmüştür. 2021 yılında Paris Anlaşması’na taraf olunması ve 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi’nin açıklanmasıyla Türkiye, bu konudaki kararlılığını bir kez daha vurgulamış ve iklim değişikliği ile mücadele çabaları ivme kazanmıştır. Bu hedef, yeşil kalkınma devrimi ile birlikte 27 Eylül 2021’de ilan edilmiştir.
Paris Anlaşması’na taraf olan ülkeler beş yılda bir BMİDÇS’ye her seferinde daha iddialı azaltım hedefleri (ve isteğe bağlı olarak iklim değişikliğine uyum hedefleri) içerecek şekilde NDC’lerini sunmakla yükümlüdür. Bu kapsamda Türkiye, Güncellenmiş Birinci Ulusal Katkı Beyanı’nı 13 Nisan 2023 tarihinde BMİDÇS’ye sunmuştur. Türkiye referans senaryoya kıyasla, 2030 yılına kadar sera gazı emisyonunu %41 azaltacağı taahhüdünde bulunmuştur (2030 yılında 695 Mt CO2 eşd.). Türkiye’nin güncellenmiş Birinci Ulusal Katkı Beyanı ekonomi genelinde olup kapsamlı azaltım ve uyum eylemlerinin yanı sıra uygulama araçlarını da içermektedir.
Yaşanan tüm bu gelişmeler 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşmak için atılmış bir adımdır.
İklim değişikliği ile mücadele, küresel işbirliği gerektiren bir meseledir. Bu kapsamda, 1992 yılında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS), 1997 yılında Kyoto Protokolü ve 2015 yılında Paris Anlaşması kabul edilmiştir. Paris Anlaşması, küresel sıcaklık artışını sınırlamaya yönelik somut hedefler belirleyen bir dönüm noktasıdır. Anlaşma, sıcaklık artışını 1,5°C ile sınırlandırmak için 2030’a kadar %45 emisyon azaltımı ve 2050’ye kadar net sıfır emisyon hedeflerini ortaya koymaktadır. Ayrıca, taraf ülkelerden Ulusal Katkı Beyanlarını (NDC) düzenli olarak güncellemeleri istenirken aynı zamanda bu ülkeler uzun dönemli net sıfır emisyon stratejilerini de hazırlamaya davet edilmektedir. 2023 yılı itibariyle Paris Anlaşması’na taraf olan 195 ülkeden 153’ü NDC’lerini güncellemiştir. 75 ülke ise uzun dönemli net sıfır emisyon stratejilerini BMİDÇS Sekreteryası’na sunmuştur.
Türkiye, 2004 yılında BMİDÇS’ye taraf olmuş ve “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar” ilkesi çerçevesinde emisyon azaltımı ve iklim değişikliğine uyum çalışmalarını sürdürmüştür. 2021 yılında Paris Anlaşması’na taraf olunması ve 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi’nin açıklanmasıyla Türkiye, bu konudaki kararlılığını bir kez daha vurgulamış ve iklim değişikliği ile mücadele çabaları ivme kazanmıştır. Bu hedef, yeşil kalkınma devrimi ile birlikte 27 Eylül 2021’de ilan edilmiştir.
Paris Anlaşması’na taraf olan ülkeler beş yılda bir BMİDÇS’ye her seferinde daha iddialı azaltım hedefleri (ve isteğe bağlı olarak iklim değişikliğine uyum hedefleri) içerecek şekilde NDC’lerini sunmakla yükümlüdür. Bu kapsamda Türkiye, Güncellenmiş Birinci Ulusal Katkı Beyanı’nı 13 Nisan 2023 tarihinde BMİDÇS’ye sunmuştur. Türkiye referans senaryoya kıyasla, 2030 yılına kadar sera gazı emisyonunu %41 azaltacağı taahhüdünde bulunmuştur (2030 yılında 695 Mt CO2 eşd.). Türkiye’nin güncellenmiş Birinci Ulusal Katkı Beyanı ekonomi genelinde olup kapsamlı azaltım ve uyum eylemlerinin yanı sıra uygulama araçlarını da içermektedir.
Yaşanan tüm bu gelişmeler 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşmak için atılmış bir adımdır.
İKLİM ŞÛRASI VE YOL HARİTASI

2053 hedefleri doğrultusunda, Türkiye’nin ilk İklim Şûrası
21-25 Şubat 2022 tarihlerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından düzenlenmiştir. Kamu, özel sektör, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve gençlerden oluşan yaklaşık 5.000 katılımcının yer aldığı şûra, Türkiye’nin iklim politikalarına yön verecek bir yol haritası oluşturmuştur. Şûrada belirlenen 217 tavsiye karardan 76’sı öncelikli olarak değerlendirilmiş ve bu kararlar İklim Kanunu, Ulusal Katkı Beyanı ve diğer strateji belgelerinin hazırlanmasına temel teşkil etmiştir.
21-25 Şubat 2022 tarihlerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından düzenlenmiştir. Kamu, özel sektör, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve gençlerden oluşan yaklaşık 5.000 katılımcının yer aldığı şûra, Türkiye’nin iklim politikalarına yön verecek bir yol haritası oluşturmuştur. Şûrada belirlenen 217 tavsiye karardan 76’sı öncelikli olarak değerlendirilmiş ve bu kararlar İklim Kanunu, Ulusal Katkı Beyanı ve diğer strateji belgelerinin hazırlanmasına temel teşkil etmiştir.
MEVZUAT VE PLANLAMADAKİ İLERLEMELER

Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadele için kapsamlı bir mevzuat ve strateji altyapısı oluşturmuştur:
İklim Kanunu: Emisyon azaltımı ve iklim uyum politikalarını belirleyen yasa çalışmaları sürmektedir.
2. Kalkınma Planları: 12. Kalkınma Planı (2024-2028), sera gazı emisyonlarının azaltılmasını ve uyum eylemlerinin güçlendirilmesini öncelikli tedbirler arasında saymaktadır.
3. Orta Vadeli Program (OVP) 2024-2026: Yeşil dönüşüm sürecini hızlandırmayı, rekabetçiliği artırmayı ve uluslararası finansman kaynaklarından faydalanmayı hedefleyen politikalar içermektedir.
29 Ekim 2021 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak yeniden yapılandırılmış; İklim Değişikliği Başkanlığı, ulusal ve uluslararası düzeyde iklim politikalarını koordine etmekle görevlendirilmiştir.
İklim Kanunu: Emisyon azaltımı ve iklim uyum politikalarını belirleyen yasa çalışmaları sürmektedir.
2. Kalkınma Planları: 12. Kalkınma Planı (2024-2028), sera gazı emisyonlarının azaltılmasını ve uyum eylemlerinin güçlendirilmesini öncelikli tedbirler arasında saymaktadır.
3. Orta Vadeli Program (OVP) 2024-2026: Yeşil dönüşüm sürecini hızlandırmayı, rekabetçiliği artırmayı ve uluslararası finansman kaynaklarından faydalanmayı hedefleyen politikalar içermektedir.
29 Ekim 2021 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak yeniden yapılandırılmış; İklim Değişikliği Başkanlığı, ulusal ve uluslararası düzeyde iklim politikalarını koordine etmekle görevlendirilmiştir.
2053’e Doğru İlerlerken
Türkiye, 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi doğrultusunda düşük karbonlu, iklim dirençli kalkınma anlayışıyla yol almaya devam etmektedir. İklim değişikliğiyle mücadele sadece çevresel bir zorunluluk değil aynı zamanda Türkiye’nin ekonomik ve sosyal kalkınmasını sürdürülebilir bir temele oturtmak için fırsattır.
Türkiye, 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi doğrultusunda düşük karbonlu, iklim dirençli kalkınma anlayışıyla yol almaya devam etmektedir. İklim değişikliğiyle mücadele sadece çevresel bir zorunluluk değil aynı zamanda Türkiye’nin ekonomik ve sosyal kalkınmasını sürdürülebilir bir temele oturtmak için fırsattır.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ AZALTIM STRATEJİSİ VE EYLEM PLANI (İDASEP)’NA GENEL BAKIŞ (2024-2030)

2024-2030 yıllarını kapsayan İklim Değişikliği Azaltım Stratejisi ve Eylem Planı (İDASEP), Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadele ve 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefini gerçekleştirme konusundaki kapsamlı yol haritasıdır. Bu belge, On İkinci Kalkınma Planı, Orta Vadeli Program ve Türkiye’nin Ulusal Katkı Beyanları (NDCs) ile uyumlu bir şekilde hazırlanmış ve iklim değişikliği etkilerini azaltırken sürdürülebilir kalkınmayı destekleyecek stratejik öncelik ve eylemleri içermektedir.
İklim Değişikliği Başkanlığı liderliğinde kamu-özel sektör, sivil toplum kuruluşları (STK’lar) ve bireylerin katkılarıyla hazırlanan CCMSAP, sera gazı (GHG) emisyonlarını azaltmaya yönelik bilimsel ve entegre bir yaklaşımı ortaya koymaktadır. Plan, enerji, sanayi, binalar, ulaşım, atık yönetimi, tarım ve arazi kullanımı/ormancılık gibi kilit sektörlerde uygulanacak 49 strateji ve 260 eylem içermektedir. Ayrıca, karbon fiyatlandırma mekanizmaları ve toplumun tüm kesimlerini kapsayan adil bir geçiş sürecini de ele almaktadır.
İDASEP’in temel özellikleri şunlardır:
• İklim değişikliğiyle mücadelede ulusal ve küresel çabaları harekete geçiren ortak bir vizyon.
• Etkili ve uygulanabilir politikalar tasarlamak için kurumlar arası iş birliği ve uzman görüşlerine dayalı bir odak.
• İklim zorluklarını dikkate alarak sürdürülebilir ekonomik büyümeyi sağlama vurgusu.
İDASEP, Türkiye’nin iklim değişikliği konusundaki kararlılığını ortaya koyan önemli bir belge olup ülkemizin kapsayıcı, ileriye dönük ve güçlü stratejiler ile sürdürülebilir bir geleceğe olan bağlılığını göstermektedir.
İklim Değişikliği Başkanlığı liderliğinde kamu-özel sektör, sivil toplum kuruluşları (STK’lar) ve bireylerin katkılarıyla hazırlanan CCMSAP, sera gazı (GHG) emisyonlarını azaltmaya yönelik bilimsel ve entegre bir yaklaşımı ortaya koymaktadır. Plan, enerji, sanayi, binalar, ulaşım, atık yönetimi, tarım ve arazi kullanımı/ormancılık gibi kilit sektörlerde uygulanacak 49 strateji ve 260 eylem içermektedir. Ayrıca, karbon fiyatlandırma mekanizmaları ve toplumun tüm kesimlerini kapsayan adil bir geçiş sürecini de ele almaktadır.
İDASEP’in temel özellikleri şunlardır:
• İklim değişikliğiyle mücadelede ulusal ve küresel çabaları harekete geçiren ortak bir vizyon.
• Etkili ve uygulanabilir politikalar tasarlamak için kurumlar arası iş birliği ve uzman görüşlerine dayalı bir odak.
• İklim zorluklarını dikkate alarak sürdürülebilir ekonomik büyümeyi sağlama vurgusu.
İDASEP, Türkiye’nin iklim değişikliği konusundaki kararlılığını ortaya koyan önemli bir belge olup ülkemizin kapsayıcı, ileriye dönük ve güçlü stratejiler ile sürdürülebilir bir geleceğe olan bağlılığını göstermektedir.

Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi doğrultusunda hazırlanan İklim Değişikliği Azaltım Stratejisi ve Eylem Planı, ulaştırma sektörü ile birlikte diğer tüm sektörlerde karbon emisyonlarını azaltmayı ve daha sürdürülebilir bir geleceği inşa etmeyi amaçlamaktadır.
Ulaştırma Sektöründe Stratejik Hedefler
1. Ulaşım Modu Değişimi: Daha Az Karbon, Daha Verimli Taşıma
Karayolu ve havayolu taşımacılığından denizyolu ve demiryolu taşımacılığına geçiş teşvik edilmektedir.
Lojistik merkezler, limanlar ve sanayi bölgeleri demiryolu bağlantılarıyla güçlendirilerek modlar arası taşımacılık çözümleri geliştirilmektedir.
2. Toplu Taşıma ve Mikromobilite Ulaşım Araçlarının Yaygınlaştırılması: Daha erişilebilir ve daha çevreci Kentiçi raylı sistemler (metro, tramvay, hafif raylı sistemler) yaygınlaştırılarak toplu taşımanın cazibesi artırılmaktadır.
Bisiklet ve e-skuter gibi mikromobilite çözümleri desteklenerek toplu taşımayı
tamamlayıcı sistemler güçlendirilmektedir.
3. Temiz Enerji ve Elektrifikasyona Geçiş: Geleceğin Yakıtları
Elektrikli araç kullanımını yaygınlaştırmak için şarj altyapısı geliştirilmektedir.
Alternatif yakıtlar (biyoyakıtlar, hidrojen ve CNG) teşvik edilerek düşük karbonlu taşımacılık yaygınlaştırılmaktadır.
4. Dirençli ve Sürdürülebilir Altyapı: Daha Dirençli, Daha Gelecek Odaklı
Trafik sıkışıklığını önleyici akıllı ulaşım sistemleri uygulanmaktadır.
Kentsel hareketlilik ve lojistik planları hazırlanarak karbon emisyonlarını azaltacak veri tabanlı çözümler geliştirilmektedir. Hem bugünün hem de geleceğin talebini karşılayan sürdürülebilir bir ulaşım altyapısı oluşturulacaktır.
Ulaştırma Sektöründe Stratejik Hedefler
1. Ulaşım Modu Değişimi: Daha Az Karbon, Daha Verimli Taşıma
Karayolu ve havayolu taşımacılığından denizyolu ve demiryolu taşımacılığına geçiş teşvik edilmektedir.
Lojistik merkezler, limanlar ve sanayi bölgeleri demiryolu bağlantılarıyla güçlendirilerek modlar arası taşımacılık çözümleri geliştirilmektedir.
2. Toplu Taşıma ve Mikromobilite Ulaşım Araçlarının Yaygınlaştırılması: Daha erişilebilir ve daha çevreci Kentiçi raylı sistemler (metro, tramvay, hafif raylı sistemler) yaygınlaştırılarak toplu taşımanın cazibesi artırılmaktadır.
Bisiklet ve e-skuter gibi mikromobilite çözümleri desteklenerek toplu taşımayı
tamamlayıcı sistemler güçlendirilmektedir.
3. Temiz Enerji ve Elektrifikasyona Geçiş: Geleceğin Yakıtları
Elektrikli araç kullanımını yaygınlaştırmak için şarj altyapısı geliştirilmektedir.
Alternatif yakıtlar (biyoyakıtlar, hidrojen ve CNG) teşvik edilerek düşük karbonlu taşımacılık yaygınlaştırılmaktadır.
4. Dirençli ve Sürdürülebilir Altyapı: Daha Dirençli, Daha Gelecek Odaklı
Trafik sıkışıklığını önleyici akıllı ulaşım sistemleri uygulanmaktadır.
Kentsel hareketlilik ve lojistik planları hazırlanarak karbon emisyonlarını azaltacak veri tabanlı çözümler geliştirilmektedir. Hem bugünün hem de geleceğin talebini karşılayan sürdürülebilir bir ulaşım altyapısı oluşturulacaktır.

Eylemler Nasıl Gerçekleşmektedir?
Plan kapsamında hem kamu hem de özel sektör işbirliği ile ulaşım sistemleri daha verimli hale getirilmektedir.
Emisyon azaltım hedeflerine ulaşmak için yenilikçi teknolojiler ve sürdürülebilir politikalar uygulanmaktadır.
Neden Önemlidir?
Ulaştırma sektörü, fosil yakıtlara dayalı yapısı nedeniyle sera gazı emisyonlarında önemli bir paya sahiptir.
Bu plan, sektörde karbon ayak izini küçültmeyi, çevre dostu ulaşımı teşvik etmeyi ve
daha yaşanabilir şehirler inşa etmeyi hedeflemektedir.
Plan kapsamında hem kamu hem de özel sektör işbirliği ile ulaşım sistemleri daha verimli hale getirilmektedir.
Emisyon azaltım hedeflerine ulaşmak için yenilikçi teknolojiler ve sürdürülebilir politikalar uygulanmaktadır.
Neden Önemlidir?
Ulaştırma sektörü, fosil yakıtlara dayalı yapısı nedeniyle sera gazı emisyonlarında önemli bir paya sahiptir.
Bu plan, sektörde karbon ayak izini küçültmeyi, çevre dostu ulaşımı teşvik etmeyi ve
daha yaşanabilir şehirler inşa etmeyi hedeflemektedir.